Değişmenin ve uyum sağlamanın önemini anlatan şu videoya bir göz atmanı istiyorum.
Değişim, herhangi bir durumdan başka bir duruma geçmeyi ifade eder.
Örgütsel değişim ise, örgüt faaliyetleri açısından var olan durumdan pozitif ya da negatif yönde başka bir duruma geçme olarak tanımlanabilir.
Günümüzde işletmeler sürekli olarak iç ve dış çevrelerle etkileşim içinde değişmekte ya da değişmek zorunda kalmaktadırlar.
Değişim daha çok örgütsel yapıda, teknolojide ve çalışanlar üzerinde olmaktadır.
Bir işletme açısından değişim unsurlarını;
Kurumlar beklentilere cevap verebilmek için sürekli kendilerini yenilemek zorundadırlar.
Endüstri 4.0, büyük veri yönetimi, nesnelerin interneti, esnek üretim gibi unsurlarla şekillenen dijitalleşme; işletmelerin geleceğe uyum sağlamalarında belirleyici olacaktır.
Sizce mutluluk nedir?
Bu soruyu ünlü şair Goethe'ye de sormuşlar. Bakalım yanıtı ne olmuş?
Şimdi çalışma hayatında değişmeyi etkileyen faktörleri tek tek inceleyelim.
Çalışanları mutlu ettiği gibi işe olan bağlılıklarını da arttırmaktadır.
Çünkü işin bazı aşamalarında özerklik tanınması onlara güvenildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
İş yaşamında geleceğe yönelik felsefesini yansıttığı için çalışanları etkileyen önemli bir ögedir.
Çalışanları daha verimli iş yapmaya yönlendirir. Çünkü vizyon, işin geleceğini yansıtmaktadır. Bu da çalışanlara güç vererek örgüte olan dayanıklılık ve bağlılıklarını artırır.
Bir işyerinde çalışanlara mücadele ruhu aşılamak işe olan ilgi ve bağlılığı artırır.
Burada yıkıcı rekabet yerine yapıcı rekabetin desteklenmesine dikkat edilmelidir.
Çalışma yaşamında ekipler oluşturup işleri yapmak da işe olan bağlılığı artırma yollarından biri olarak kabul edilmektedir.
Ekip çalışmasında birlik, beraberlik ve dayanışma düzeyi yüksek olursa buna bağlı olarak iş yaşamında verimlilik de yüksek olur.
Çalışma hayatında her iş kendine ait bir kültürel yapı oluşmaktadır.
İş ortamı kendi kültürel yapısını tamamlamışsa ve kültürel yapının gereklerini de düzenli bir şekilde yerine getirirse, işe olan bağlılık da buna göre yüksek olur.
Çalışanların ortak kazanımları ne kadar fazla ise işe olan bağlılıkları da ona göre güçlü olur.
Çalışanlar başardıklarının karşılığını tam olarak alırlarsa mutlu olurlar ve kendilerine verilecek olan zor işleri bile severek yaparlar. Çünkü kafalarında şu düşünce yerleşmiştir: Eğer işimi iyi yaparsam hakkım olan karşılık tarafıma verilmektedir.
Etkili iletişim başarılı bir insan ilişkileri için en önemli araçtır.
Bir değişim söz konusu olduğunda bireyler değişim sürecinin kendilerini nasıl etkileyeceğini bilirlerse değişimi daha kolay kabullenirler.
Çalışma ortamını insani değerlerle donatmak her kurumun temel görevlerinden biridir.
Çalışanlar kendilerine değer verildiğinde işlerine ve kurumlarına daha çok bağlılık gösterecekleri bilinen bir gerçektir. Kendisine değer verilen insanın işe olan ilgisi artarken verimlilik te o oranda yükselir.
Çalışanların yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunan önemli bir faktördür.
Çağın üretim tekniklerine uygun olarak teknoloji yenilendiğinde ve bu yenilenmenin çalışanlara getirisi de objektif bir biçimde açıklandığında insanlar bundan mutluluk duyarlar.
İş hayatında motivasyon, bireyin ihtiyaçlarını tatmin için ortam yaratarak, etkileyerek ve isteklendirerek onu harekete geçirme sürecidir.
Herhangi bir konuda bir düşüncenin, bir duygunun, bir davranış biçiminin benimsenmesi veya benimsettirilmesi sürecidir.
Dışarıdan empoze ve zorlanarak yapılan işte başarı ve verimlilik düşük olacaktır. Onun için insanlar işlerini ne kadar çok benimseyerek yaparlarsa o oranda işe sahip çıkarak verimli olurlar.
Bireyin bir işi yapabilme yeteneği hakkındaki algı, ikna ve inançları ifade eder.
İnsanlar yapabileceklerine inandıkları işleri yapmaya girişir, o yönde eyleme geçer ve sahip oldukları yeterlik duygusu onların başarısını belirlemede önemli bir paya sahiptir.
Verimli bir çalışma hayatından söz edebilmek için çalışma ortamının güvenilir olması gerekmektedir.
Çalışma hayatında güven iki türlüdür:
Çalışma hayatında tutarlık çok önemlidir. Çünkü insanlardan her farklı durum da, mümkün oldukça, benzer davranışlar sergilemeleri beklenir.
Çalışan benimsediği ve hedef kitle üzerinde olumlu izlenim oluşturduğu davranışlarını sürdürmek zorundadır.
Kendine olan inancı sağlayabilecek tek kişi, gene kişinin kendisidir.
Hayallere giden yol nereden başlar sorusunun en güzel cevabını kendimize olan inançtır diyebiliriz. Kendine güven, kabiliyetlerimiz ve bilgimiz ne yapmamıza izin veriyorsa ancak onları yapabiliriz.
Kendine inanmak, güvenli bir aklın anahtarıdır.
Hayallerini kendi gücüyle gerçekleştireceğine inanan insan isteklidir, inançlıdır ve yaşama sevinci vardır. Kişinin gelecekteki umudu, onun şimdiki gücünün kaynağıdır.
Kendine inanmak, güvenli bir aklın anahtarıdır.
Hayallerini kendi gücüyle gerçekleştireceğine inanan insan isteklidir, inançlıdır ve yaşama sevinci vardır. Kişinin gelecekteki umudu, onun şimdiki gücünün kaynağıdır.
Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu olarak tanımlanabilir. İşe kabul edilme ve yükselmelerde "bilgi, görgü ve diplomayı" esas alan bir anlayıştır.
Çalışma hayatında liyakatli olmayan kimselerin çokluğu alanda yapılan işlerde başarısızlığın, verimsizliğin ve mukavemet etme gücünde kırılmaların nedeni olacaktır.